Özgün Benlik Nedir?
O içimizdeki özgür ruhtur, kalbimizin sesidir, birisi bilerek bizi kırdığında “al şu sandalyeyi kafasına geçir” diyendir, bize anlamsız gelen bir işi sırf sosyal açıdan uyumlu olmak adına yapıyorken “hadi bırak bunları, dans etmeye gidelim” diyendir. Dıştan “elbette ben de orada olmayı isterim” derken içimizden “dünyanın öbür ucuna bile giderim seninle olmak için” diye haykırandır. Öz saygımıza malolacak şekilde bir şeyleri kabullenirken “hayır bunu yapmayı istemiyorum” diyebilendir. İçimizdeki yaratıcı güçtür, sezgisel yönümüzdür, içimizdeki neşeli ve meraklı çocuktur.
Elbette sürekli dürtüsel yaşayamayız, sosyal benliğimize de ihtiyacımız vardır. Ancak özgün benliğimizin sesini bastırmaya öyle çok alışmış haldeyiz ki, artık gerçekte ne isteyip istemediğimize dair, hangi konuda ne hissettiğimize dair hiç bir fikrimiz yok. İşte günümüzde insanların yaşadığı sıkıntıların kaynağında genel olarak kendi “öz”leri ile olan bağlantıyı koparmış olmaları ve özgün benliklerinin sesini artık duyamıyor olmaları yattığından, sorunun adı konulamamış olsa bile bu yolda ilerlemek bizlere kişisel güven, özgürlük, güç ve netlik sağlıyor. Çünkü insanlar da, ağaç olma potansiyelini içinde taşıyan küçük tohum gibi, olmaları gereken şey ne ise onun potansiyelini içlerinde taşıyorlar ve bunu gerçekleştirmek için güçlü bir dürtüye sahipler. Dolayısıyla özgün benliklerinin yolunda ilerleyemedikleri her an, hem onlara acı veriyor, hem de bu yolun dışındaki her davranış ve düşünce onları kısıtlıyor ve olmadıkları kalıplara girmek zorunda bırakıyor.
Özgün benliğimizi yeniden keşfetmenin öğrenilebilir araçları vardır ve atlar zaten bizleri sürekli bu konumda olmaya zorlarlar, hatta bu konumda olmadığımız zaman ya bizimle iletişimi tamamen reddeder ya da bizleri tehlike olarak algılarlar. Bu nedenle atlarla çalışmalarımızda hem koçluk süreçlerinin kullanımı ile “özgün benlik” tanımını ve içerdiklerini öğreniyor, hem de manejde yapacağımız pratiklerle bunu uygulamaya dökme imkanı buluyoruz.